Kültür
Kusursuz bir şehir her türlü sanatsal ve kültürel etkileşime ihtiyacı var. Böylece söz konusu şehir hem canlı hem taze hem de kültürel değerleri ile bütünleşmiş olur. Bir şehrin kültürel değerlerini taze tutmak için sadece anıt ve müze yapmak yeterli değil. İş bununla bitmiyor! Kültür aynı zamanda eğitim merkezlerine, kütüphanelere, sinemalara, tiyatrolara, festivallere ve galerilere uzanmalı. Bu zenginlik tarihsel hazinelerden gelecekteki cevherlere uzanmalı. Ve kusursuz bir şehir bunun hepsini kucaklayabilmeli.
Geçmişi sahiplenen kimlikler önemli. Müzeler, galeriler, anıtlar, heykeller ve enstalasyonlar bir şehrin özellikli kişiliğini besleyecek unsurlar. Şehirler kendilerine dürüst olan oluşumlardır ve kültürlerini olanaklar içinde korurlar. Olanak diyorum zira insanlar bu olanakları kendi menfaatleri çerçevesinde istedikleri gibi kullanabiliyorlar. Örneğin İstanbul’un su kemeri veya soğuk çeşme sokağındaki ahşap Osmanlı evleri. Her biri birer kimlik ve şehrin zenginliğine önemli katkıda bulanan eşsiz değerler. Bunları şehir kendi imkanları ile en üst düzeyde korurken en ürktüğü şey insan bencilliğinin işine burun sokması. Bu özellikle hem barındırdığı nüfusunun algı düzeyini yükseltirken onu ziyaret eden yabancılara da bir kültür sunması. Bir şehri yüce yapan, bu özellikleri ile insanı geçmişe, kültürüne ve tarihine bağlamasıdır. Bunlar yok edilirse o şehir ile birlikte tarih, kültür, kökler de yok olur gider.
Örneğin bir turizmci olarak bir şehrin bu özelliklerini ön plana çıkartan en önemli olan unsurun başında ücretsiz olan müzeler geliyor. Böylece yerli veya yabancı kim olursa olsun bir şehrin kültürüne birebir ulaşma imkânı yaşıyor hem de ücretsiz. Bunun en başarılı uygulamalarından biri Kopenhag’daki Danimarka’nın Ulusal Müzesi, Londra’daki British Museum veya Smithsonian Enstitüsüne bağlı olan neredeyse tüm müzeler. Parası olsun veya olması bu şehirleri ziyaret eden her gezgin mutlaka zaman yaratıp bu müzeleri ziyaret ediyor. Şehir ve ülke amacına ulaşıyor. Kültürünü nokta vuruş ile bu ilgili beyinlere aşılıyor. Daha ne isteyebiliriz ki.
Bunlar planlanmış, uygulanmış birer başarı öyküleri. Oysa mucizevi projeler değil. Var olanı kullanan ve akıllı uygulanan kurgular. Bence imkanlar dâhilinde, ki inanıyorum bizde bu imkanlar fazlasıyla var, İstanbul için de bunlar rahatlıkla yapılabilir. Her şey para değil ve olmamalı…
Sonrası Kültür Turizmci - Tourism ilk ortaya çıktı.
